• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/pages/Ders-Akademi/1405878436342260

Üyelik Girişi

İLETİŞİM VE İNSAN İLİŞKİLERİ

İLETİŞİM VE İNSAN İLİŞKİLERİ:


İLETİŞİM:

İnsanların sahip oldukları bilgileri, duyguları ve düşünceleri çeşitli yöntemler kullanarak başkalarına aktarmalarına iletişim denir.

BAŞLICA İLETİŞİM YOLLARI:

1-SÖZLÜ İLETİŞİM:  Karşılıklı konuşmaya dayalı iletişimdir.

2-YAZILI İLETİŞİM: Yazı yoluyla sağlanan iletişimdir. Not, mektup, gazete, dergi ve kitaplardaki

yazılar veya yazılı işaretler aracılığı ile yapılan iletişimdir.

3-HAREKETLERLE İLETİŞİM: Jest, mimik ve çeşitli hareketlerle sağlanan iletişimdir. Sözsüz veya Beden dili ile iletişim de denilebilir. Hareketlerle iletişim sağlarken insanlarla aynı kültürden olmamız gerekir.Aksi takdirde yapacağımız hareketlerin yanlış anlaşılması kaçınılmazdır.Bu tür iletişim yolunu genellikle işitme engelli insanlarımız kullandığı gibi işitme problemi olmayan insanlarımız da kullanabilmektedir.Selam veren bir insana başımızı sallamamız gibi .

ETKİLİ BİR İLETİŞİMİN TEMEL ŞARTLARI:

1-Bireyin Kendini Tanıması: Kendisini tanıyan ve sahip olduğu özelliklerin farkında olan bir kişi çevresindeki insanları daha kolay algılar ve tanır, onlarla daha kolay ve uyumlu bir iletişim sağlar.

İlim, ilim bilmektir, İlim, kendin bilmektir, Ya kendin bilmezsen, Bu nasıl okumaktır?(YUNUS EMRE)

      2-Etkili Anlatım: Karşımızdaki insanlarla konuşurken;

-Yorgun bir şekilde topluluk önüne çıkmamalıyız,

- Konuşurken doğal olmalıyız, yapmacık konuşma ve hareketlerden kaçınmalıyız,

- Dinleyici ile göz teması kurarak onun zihnine ve gönlüne girmeye çalışmalıyız, ona pozitif enerji  vermeye çalışmalıyız,

- Ses tonumuzu sürekli olarak konuşmamızın içeriğine göre ayarlamalıyız, tek düze bir konuşma insanın dikkatini çekmez.

- Kullandığımız kelime ve cümlelerin karşımızdaki insanların anlayabileceği düzeyde olmasına dikkat

   etmeliyiz,

- Jest ve mimiklerimizi, bedenimizi konuşmamızın içeriğine uygun olarak kullanmalıyız,

- Konuşma süresini uzun tutarak dinleyenleri sıkmamalıyız.

Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.(TÜRK ATASÖZÜ)

Öğrenilmesi gereken ilk dil tatlı dildir.(BARIŞ MANÇO)

Bir kimsenin, ne söyleyeceğini bilmesi yeterli değildir; nasıl söyleyeceğini de bilmesi gerekir.(ARİSTO)

Düşüncelerini tam ve yerinde belirtmeyen insan yanlış tartılarla tam iş görmeye çalışan satıcıya benzer.(GOETHE)

3-Etkili Dinleme: Etkili bir dinleme yapabilme için; 

- Konuşmacı ile göz teması sağlamalıyız,

- Kendimizi rahat ve hafif tutmalıyız,

- Karşımızdaki insan konuşurken “evet”,”demek öyle”,”gerçekten mi?”gibi tepkiler vererek onu

  dinleme isteğimizin olduğunu ona hissettirmeliyiz,

      - Konuşmacıyı dinlerken empati kurmalı, kendimizi onun yerine koymalıyız,

- Asla konuşmacının sözlerini kesmemeliyiz, sorularımızı ve eleştirilerimizi sona saklamalıyız,

- Dikkat dağıtacak davranışlardan kaçınmalıyız, dikkat dağıtacak unsurları da ortadan kaldırmalıyız.

      Söz dinlemeyi bilmeyen söz dinletmeyi bilemez.(ARİSTO)

Söz gümüş ise sükut altındır. (TÜRK ATASÖZÜ)

4-Empati Kurma:Dış dünyayı karşımızdaki insanın penceresinden,yani onun penceresinden görmeye çalışmak demektir.Bir başka deyişle kendimizi onun yerine koymak demektir.Empati kurmak başka insanlarla iletişimimizin gücünü artırır.Normal zamanlarda bile kullanmamız gereken bu düşünce etkinliğini özellikle herhangi bir insanla çatışmaya düştüğümüzde onunla aramızda bir sorun yaşanmaması  ve iletişim kopukluğu olmaması için muhakkak kullanmamız gerekir.

 

NOT: Araştırmalara göre, insanların yüz yüze kurdukları iletişimde kelimelerin %7,ses tonunun %38, beden dilinin ise %55 önem taşıdığını, iletişimin yaklaşık %93’ünün sözcük kullanılmadan yapıldığını biliyor muydunuz?

 

İLETİŞİMİ ZORLAŞTIRAN DAVRANIŞLAR:

  1- Karşımızdaki insanı yönlendirmeye çalışmak.

 
2-
Karşımızdaki insanı eleştirmek, suçlayıcı davranmak ve yargılamak.

  3- Çok veya alakasız sorular sormak.

  4- Teselli etmek, konuyu değiştirmeye çalışmak.

  5- Teşhis, tanı koymak.

  6- Konuştuğumuz kişinin adını öğrenmeye çalışmamak veya adını hiç kullanmamak.

  7- Karşımızdaki insanlara takma isimleriyle hitap etmek,

  8- Argo(Düşük seviyeli sokak ağzı) ve hakaret içerikli konuşmalar yapmak.

  9- Kendi düşünce ve fikirlerimizi tek doğru olarak kabul etmek, başkalarının duygu ve düşüncelerini   

      önemsememek ve saygı göstermemek.

10- Ön yargılı davranmak. İnsanları oldukları gibi kabul etmemek.

11- Sözünden dönmek, alay etmek, oyalayıcı davranmak.

 

ÇATIŞMA NEDİR, UZLAŞMA NASIL SAĞLANIR?

Çatışma, bir ya da birden çok kişinin herhangi bir konu üzerinde anlaşamadığı zaman ortaya çıkar. İnsanların gereksinimleri, istekleri birbirleriyle ters düştüğü zaman çatışma yaşanır. Bazı çatışma durumlarında çatışma içerisinde yer alan kişilerin söylemleri ve davranışları birbirinden farklıdır ve bireyler bunu farklı algılarlar. Bu farklı bakış açıları algılamalarda çatışmaya yol açar. Hepimiz zaman zaman farklı düşündüğümüz için çatışma yaşarız. Aslında bu insan olmanın özelliğidir aynı zamanda. empati yaparak, karşımızdakileri anlayabilir ve kurduğumuz etkili bir iletişimle çatışmalarımızı uzlaşma zeminine kaydırabiliriz. Siyaset, Futbol, Kültürel farklılıklar, Kuşak çatışması, İnanç ayrılıkları en çok çatışma yaratan konulardır.

 

GÜNLÜK YAŞAMDA BAZI BEDENSEL HAREKETLERİN ANLAMALARI:

Ellerin sürtünmesi…………………………………………………………………….Beklenti

Ayak bileklerinin kenetlenmesi……………………………………………………..Endişe

Gözlerin ovuşturulması………………………………………………………………Şüphe

Elin yanakta olması………………………………………………………………….Düşünme

Omuzlar kambur halde,eller cepte yürümek…………………………………………Üzüntü

Ellerin kafa arkasında kenetlenmesi,bacakların çapraz durması……………………..Güven,üstünlük

Kolların göğüste kenetlenmiş halde durması………………………………………..Savunma

Çabuk,aktif ve dik durulması………………………………………………………..Güven

 

İLETİŞİMDE RENKLERİN VERDİĞİ MESAJLAR:

Günlük yaşamda farkında olmadan kullandığımız renklerin de çeşitli anlamlar taşıdığını, karşımızdaki insanlarda farklı izlenimler bıraktığını biliyor muydunuz? Şimdi bazı renklerin iletişimde ne gibi anlamlar taşıdığına bakalım;

Sarı: İnsanların birlikte olmaktan hoşlandığı, sempatik, mutlu bir kişiliği ifade eder.

Yeşil: Taze, umut dolu bir kişiliğin dışında, tembellik eğilimli, gayri resmi, sıkıcı ve kıskanç bir kişiliği ifade eder.

Siyah: Duyguları bastırıcı, hapsedici, çevreye ve topluma kapalılığı ifade eder.

Beyaz: Şeffaflığı, doğruluğu, aydınlığı, açıklığı ifade eder.

Kırmızı: Tutkulu, haklı çıkmak isteyen, yönlendirici, önder bir kişiliği ifade eder. Tonu arttıkça ciddi, problemli;açıldıkça mutluluğu ifade eder.

Mavi: Bütünleştirici ve uyumlu bir kişiliği ifade eder.

Kahverengi: Hüzünlü ve düşüncelere sürükleyicidir.

 

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE HABERLEŞME VE İLETİŞİM ARAÇLARI:

İnsanoğlu geçmişten günümüze başka insanlarla değişik yollar kullanarak iletişim kurmaya çalışmıştır. Zaman içerisinde iletişim insanoğlunun zorunlu ihtiyaçlarından birisi haline gelmiştir. İnsanlar bu zorunlu ihtiyaçlarını gidermek ve kolaylık sağlamak için zaman içerisinde sürekli gelişme göstermişlerdir.

Gelin şimdi insanoğlunun iletişim konusunda göstermiş olduğu bu sürekli gelişimi ana hatlarıyla öğrenmeye çalışalım;

* İnsanlığın ilk dönemlerinde iletişimde önce ses vardı. Bu nedenle konuşmak haberleşmenin başlangıcını oluşturmuştur. İnsanların ilk başlarda çıkardıkları sesler rastgele, doğayı ve daha çok hayvanları taklit ederek çıkardıkları seslerdi. Zaman içerisinde belli konuları anlatabilmek için aynı sesleri kullana-kullana dilin ortaya çıkmasını sağladılar.Sesin yanı sıra kullandıkları bazı bedensel hareketlerle işaretleri de unutmamak gerekir.

* Yontma Taş Devri’nde ateşin icat edilmesi ve bu dönemden itibaren ateş ve dumanın haberleşme araçları olarak kullanılması iletişimi biraz daha geliştirdi. Taş Devri’nin genelinde mağaralara çizilen resimler de birer iletişim aracı olarak sayılabilir.

* Cilalı Taş Devri’nden itibaren yerleşik hayata geçilmesi ve ticaret etkinliklerinin başlaması da iletişimi geliştirmiştir.

* Yaklaşık olarak M.Ö.3600’de Sümerlerin yazıyı icat etmesi İletişim konusundaki çalışmaları kolaylaştırmış ve geliştirmiştir.

     

* M.Ö 3000 civarında Mısırda HİYOROGLİF adı verilen yazı sistemi bulundu. Bu yazılar insan hayvan ve eşya şekillerinden ve bazı sembollerden oluşmaktaydı. Mısırlılar yine aynı dönemde Papirüs denilen bitkiden kağıt elde etmeyi başardılar.

* Fikirleri resim yoluyla ifade etmek alfabenin icadına yol açtı. M.Ö 1300 Civarında Mezopotamya’da

( Bugünkü Suriye ve Irak toprakları) Fenikeliler tarafından ilk alfabenin kullanıldığı bilinmektedir.

*Yazının ve alfabenin icadından sonra geniş ülkelere sahip milletler(Asur, Hitit, Babil, Persler vb.)

uzaktaki insanlarla haberleşme ihtiyaçları duymuşlar ve bunun üzerine Posta Teşkilatları kurmuşlardır. Bu posta Teşkilatlarında insanların yanı sıra Atlar at arabaları ve Posta güvercinlaeri de kullanılmıştır.

* M.S 1045 Mısırlılar tarafından bulunan papirus adlı kağıdı geliştiren Çin’de ilk kez Pi Sheng (960-1297)            

adlı mucit matbaa harflerini icat etmiş ve kitap basmıştır. Matbaa Çinlilerden Uygurlara geçmişlerdir. Uygurların IX. y.y’dan itibaren baskı yaptığı bilinmektedir. (Tun-Huang mağarasındaki buluntular.)

Daha sonraları 1448’de Avrupa’da Gutenberg (1398-1468) adlı mucit matbaa makinasını icat etmiştir.
* 1819 yılında Danimarkalı OERSTED adındaki bilim adamının elektromanyetik akımı keşfetmesiyle günümüzde kullanılan modern iletişim araçlarının temel çalışma prensipleri doğmuştur
* 1826 da günümüzde en yaygın iletişim araçlarından biri olan Fotoğrafı Fransız NIEPCE tarafından bulmuştur.
* Fransız Claude Chappe 1793 yılında uzak mesafelerle haberleşmeyi sağlayan bir araç geliştirdi ve adını Telgraf koydu. 1837’de ise İngiliz COOKE ve WHEATSTONE ilk elektrikli telgrafı icat ettiler.
* 1843 de Amerikalı bilim adamı Samuel MORS, (.) ve (-)’lerden oluşan MORS alfabesini icat etmiştir. Böylece Fransızcada Uzaktan yazma denilen Tele-Graph : Telgraf aleti herkes tarafından kolay kullanılır hale gelmiştir.
* 1867 yılında Amerikalı politikacı ve mucit SHOLES ilk daktilo makinasını icat etmiştir. Bu makina yazıyla iletişimde devrim yaratmıştır.
* 1876 Yılında Amerika’da sağırlar okulunda öğretmenlik yapmakta olan ve bu arada ses üzerine araştırmalar yapan İskoçya asıllı araştırıcı A.Graham BELL elektrik telleri üzerinden ilk insan sesini iletmeyi başarmış ve bu aletin adına Tele-Phone : Telefon yani uzaktan konuşma adını vermiştir. BELL ile yardımcısı Watson arasında 10 Mart 1876 da odadan odaya gerçekleşen bu buluş modern iletişimin başlangıcı sayılmaktadır.

* 1877 yılında Amerikalı araştırmacı EDİSON FonoGraf denilen ve ses kaydetmeye yarayan ilk aleti icat etmiştir. İlk kez köpeğinin sesini kaydettiği bu cihaz günümüzde kasetçalarların ve CD çalarların temelini yaratan buluş olmuştur.
* 1894 de Fransız LIMUERE kardeşler İlk sinema makinasını icat etmişlerdir. Böylece görüntünün kayıt edilmesi, saklanması ve yeniden gösterilmesi mümkün hale gelmiştir. Bu buluş iletişimde devrim sayılmaktadır.
* 1896 yılında İtalyan Guglielmo MARCONİ ilk mors alfabesiyle yaptığı Radyo yayınını başarmıştır.

(Daha sonra 1901’de ilk okyanus aşırı radyo yayını yapılmıştır . 1907 Yılında ise Kanadalı FESSENDEN adındaki ilim adamı insan sesiyle ilk radyo yayınını yapmıştır)
* 1922 yılında KORN adlı Alman bilim adamı elektrik tellerinden fotoğraf gönderebilen ilk faks makinasını icat etmiştir.
* 1926 yılında Logie BAİRD adındaki İskoçyalı bilim adamı insan yüzünün görüntüsünü radyo dalgalarıyla çok uzaklara gönderebilen ve Tele-Vision: Televizyon denen ve uzaktan görme anlamına gelen aleti icat etmiştir.
* 1936 yılında İngiltere’de İlk kez siyah beyaz TV yayınları BBC tarafından başlatılmıştır.
* 1938 yılında CARLSON adındaki Amerikalı bilim adamı PhotoCopy : Fotokopi cihazını icat etmiştir.
* 1946 yılında Amerikalı J.ECKERT ve arkadaşı MAUCHLY adlı bilim adamları askeri amaçlı hesaplar yapmak için dünyanın ilk bilgisayarını icat etmişlerdir. ENİAC adını verdikleri bu bilgisayar 30 ton ağırlığında ve 4 apartman dairesi büyüklüğünde olup içinde 18 000 elektronik tüp (Lamba) bulunmaktaydı. Bu alet günümüzde kullanılan modern bilgisayarların babası sayılmaktadır.
* 1962 yılında Amerikalılar dünyanın ilk iletişim uydusu olan TELSTAR’ı uzaya fırlatmışlardır. Bu uyduyla kıtalar arası Telefon konuşmaları Telefaks Teleks haberleşmeleri ve TV -Radyo yayınları yapılması olanaklı hale gelmiştir.
* 1970’li yıllarda Amerika’da üniversiteler arası bilgi iletişiminde kullanılmak üzere ARPA denilen yeni bir iletişim sistemi gerçekleştirilmiştir. Bu sistemle ayrı şehirlerdeki bilgisayarların birbirlerine bağlanabilmeleri mümkün olmuştur. 1974’de bu iletişime standart getirilmiş ve adına TCP/IP protokolu denmiştir. Ayni yıllarda Amerika’da IBM şirketi bilgi depolamada ve bunun farklı makinalarda kullanılmasını sağlayan ve Floppy denilen disketleri icat etmiştir.
* 1981’de Amerika’da IBM şirketi İlk kişisel bilgisayar denilen ve bugün iletişimde devrim sayılan ve PC adını verdiği bilgisayarı üretmeye başladı
* 1982’de Hollandalı PHİLİPS ve Japon SONY şirketleri Compact Disk ( CD ) denilen aleti üretmişlerdir Bu cihazlar çok düşük seviyeli LAZER ile çalışmaktadırlar
* 1983’de Amerikalı MikroSoft firması günümüzde de hala kullanılmakta olan ve iletişimde çığır açan Windows adını verdiği yazılım sistemini icat etmiştir.
* 1985 yılında Amerika’da kullanılmakta olan ARPA iletişim sisteminin adı INTERNET adıyla değiştirilmiştir. İnternet bilgi otobanı anlamına gelmektedir.
* 1990 yılında yaşadığımız çağa adını veren ve iletişimde bu gün son nokta olan WWW yani World Wide Web icat edilmiştir.

* 1990’da ilk kez yüksek netlikte televizyon (HDTV) yayını yapıldı.

 

NOT 1 : İletişim teknolojisi, günümüzde Uzay teknolojisine bağlı olarak gelişme göstermektedir.Uzay teknolojisinin gelişmesi İletişim teknolojisine olumlu yönde yansımaktadır.

NOT 2 :Günümüzde kitle iletişim araçları içerisinde en etkili olanları hem çok yaygın olmaları hem de birden fazla duyu organımıza hitap etmeleri nedeniyle İnternet ve Televizyon’dur.

 

      ÜLKEMİZDE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ KRONOLOJİSİ:

A).OSMANLI DEVLETİ ZAMANINDA;

1727                İlk resmi matbaa kuruldu

1831                Takvim-i Vekayi adlı ilk resmi gazete çıkarıldı

1840                İlk sivil gazete Ceride-i Havadis çıkarıldı

1855                Telgraf kullanılmaya başlandı

1860                Tercüman-ı Ahval gazetesi çıkarıldı

RESMÎ MATBAANIN KURULUŞU

Osmanlı Devletinde resmî matbaanın kuruluşunun tarihi 1727’dir. Sait Efendi ve İbrahim müteferrika tarafından Lale devrinde kurulan matbaada ilk olarak 1729’da Vankulu Lügatı basılmıştır. 

TAKVİM-İ VEKAİ

 1 Kasım 1831,ilk Türkçe gazete Takvim-i Vekai’nin yayına başladığı gün. Ancak Takvim-i Vekai arada tek tük haber verse de esas olarak bugünkü Resmi Gazete’ydi.

CERİDE-İ HAVADİS

Ardından Ceride-i Havadis (1 Ağustos 1840) geldi. Onun da yayıncısı İngiliz Herald gazetesinin İstanbul
muhabiri William Churchill adında bir yabancıydı ve hazine’den aldığı ödenekle “yarı-resmi” gazete olarak yayımladı Ceride’yi. Bu arada azınlıklar peş peşe kendi gazetelerini çıkarmaya başladılar.

1860′ta piyasada Türkçe olmayan on üç gazete vardı.

İLK TELGRAF

İlk telgraf, 1832 yılında Samuel Morse tarafından yapılmış, ilk telgraf haberleşmesi de, 1837 yılında gerçekleşmiştir. Telgraf, 1844 yılından sonra da bir haberleşme vasıtası olarak kullanılmağa başlanmıştır.

Telgrafın esası, bir elektro mıknatıstır. Bu elektro mıknatıs, bir bataryaya bağlanarak, bir devre meydana getirilir. Devre, bir anahtarla kapanınca elektro mıknatıs harekete geçer ve küçük bir madensel parçayı oynatır.

Osmanlı’da ilk telgraf görüşmesi 1855’de  Sultan Abdülmecit döneminde yapıldı. İstanbul-Edirne, İstanbul-Şumnu hattının tamamlanmasıyla ilk telgraf Şumnu’dan İstanbul’a gönderildi. Kırım Savaşı’ndan bilgi veren telgrafta, Müttefik askerleri Sivastopol’a girmişlerdi. yazılıydı. Türk birlikleri de müttefikler arasındaydı.

TERCÜMAN-I AHVAL

Bugün bildiğimiz manada ilk gazeteyi Agâh Efendi çıkardı. Agâh Efendi’nin gazete çıkarma fikrine Paris’te bulunduğu günlerde karar vermişti.1860′ta memuriyetten ayrılıp Şinasi’yle birlikte Tercüman-ı Ahval’i yayımlamaya başladı. (21 Ekim 1860) Önceleri haftada iki gün yayımlanıyordu, sonra günaşırı çıkmaya başladı. Altı ay Şinasi ve Agâh Efendi birlikte omuzladılar yükü. Şinasi daha sonra ayrılarak Tasvir-i Efkâr’ı yayımladı

 

 B).KURTULUŞ SAVAŞI VE TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİNDE;

14 Eylül   1919   İrade-i Milliye gazetesi çıkarıldı

10 Ocak 1920    Anadolu Ajansı kuruldu (A.A)

7 Ekim   1920    Ceride-i Resmiye (Resmi Gazete )çıkarıldı

1925                   Telsiz Telgraf hakkında kanun çıkarıldı

1927                   Telsiz Telgraf  vericileri hizmete girdi

6 Mayıs  1927     İstanbul Radyosu yayına başladı

Kasım    1927     Ankara Radyosu yayına başladı

1 Mayıs  1964    TRT kuruldu

13 Nisan 1994    Radyo Televizyon üst kurulu (RTÜK) kuruldu

ATATÜRK VE İLETİŞİM;

İRADE-İ MİLLİYE’NİN ÇIKARILMASI (14 EYLÜL 1919)

Kurtuluş Savaşımızın ilk ve tek Milli Kongresi olan Sivas Kongresi’nde(4-11 Eylül 1919) İrade-i Milliye Gazetesi’nin kurulması kararlaştırıldı. O sıralarda Anadolu’da olup biten olayları işgalci kuvvetlere ait İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan gazeteleri tüm dünyaya yanlış aktarıyor ve dünya insanlarını yanlış bilgilendiriyordu.Anadolu’da işgalci kuvvetlerin yapmış oldukları haksız işgal ve insanlık dışı davranışlar hakkında hem kendi milletimize hem de tüm dünya insanlarına doğru bilgiler vermek amacının yanı sıra Kurtuluş Savaşı konusunda Türk Milleti’ni bilinçlendirmek ve örgütlemek amacıyla Sivas Kongresi’nde İrade-i Milliye isimli bir gazetenin kurulması kararlaştırılmış ve kurulmuştur. İlk başyazısı Mustafa Kemal Paşa tarafından dikte edilmiştir. Milli mücadele döneminde salı ve cuma günleri hariç her gün yayımlanan ve Heyet-i Temsiliye adına Selahattin Ulusalerk’in imtiyaz sahipliğini yaptığı gazetenin ilk sayısında, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün direktifiyle Sivas Kongresi’ne İstanbul delegesi olarak katılan gazeteci İsmail Hami (Danişmend) tarafından kaleme alınan yazılar, milli mücadele hareketinin sesi olmuştu.  Ancak 19 sayı yayınlanabilmiş, daha sonra Ankara’da “Hâkimiyet-i Milliye” ve Ulus gazetesi olarak yayınına devam etmiştir.1922 yılının Mart ayında kapanmıştır. İrade-i Milliye, Millî Mücadelenin ilk bayrak gazetesidir.

HÂKİMİYET-İ MİLLİYE’NİN YAYINLANIŞI (10 OCAK 1920)

Atatürk, “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyet-i Temsiliyesi Reisi” olarak 27 Aralık 1919 günü Ankara’ya geldikten ve Keçiören’deki Ziraat Mektebi’ne yerleştikten iki gün sonra, bir gazete çıkartmağa karar vermişti. Ankara’da Heyet-i Temsiliye’nin yayın organı olabilecek bir gazetenin çıkması gerekiyordu. Atatürk, Sivas’ta yayınladığı (İrade-i Milliye) gazetesinin adını bu kez Ankara’da (Hakimiyet-i Milliye) olarak devamını istedi. Gazetenin adı (Hakimiyet-i Milliye) olmuştu. Ankara Vali Vekili defterdar Yahya Galip bu izni kolayca verdi. Gazetenin sahipliği ve yazı işleri Müdürlüğü Recep Zühdü (Soyak) a verildi.

ANADOLU AJANSI (6 NİSAN 1920)

Türkiye Cumhuriyeti’nin resmî ajansı (A.A.)’dır.

Mustafa Kemalin emriyle Yunus Nadi ve Halide Edip Adıvar gibi Cumhuriyet tarihinin aydınları tarafından “Kuvay-i Milliye” davasını bütün memlekete ve dünyaya duyurmak amacıyla 6 Nisan 1920’de kurulmuştur. Millî Mücadele günlerinin çok zor şartlar içinde işe başlayan Anadolu Ajansı, İstiklâl Savaşı boyunca çeşitli illerimizde kurduğu irtibat memurlukları aracıyla, ulusal birliği tehlikeye düşürecek iç ve dış yayınlara karşı halkı uyarmak,ulusal kurtuluşu sağlayacak TBMM kararlarını günü gününe halka ulaştırmak suretiyle halkla hükümet arasında bağlantıyı sağlamakla görevlendirilmiştir.

Ayrıca Londra, Paris, Viyana, Berlin, Cenevre ve Birleşik Amerika’daki elçiliklerle de bunları dünyaya duyurmuştur. Bu tarihten sonra Anadolu Ajansı çalışma alanını ve şartlarını geliştirmiş, çeşitli dünya ajansları ile anlaşmalar yaparak haber alma kaynaklarını dünya çapında genişletmiş; memleket haberlerini, bu ajanslar aracıyla bütün dünyaya duyurmak imkânını sağlamıştır.

Almanca, İngilizce Fransızca gibi dillerle hazırlanan haberleri anlaşmalı haber ajanslarına ulaştırarak Türkiye ile ilgili haberlerin en doğru şekilde diğer ülkelerin basınında yer almasını sağlamaktadır.

CERİDE-İ RESMİYE(RESMİ GAZETE) (07 EKİM 1920)

Ankara’da kurulan T.B.M.M. Hükümetinin resmi gazetesi olarak 07.10.1920 tarihinde yayınlanmaya başlanan Ceride-i Resmiye, Takvim-i Vakayi’nin devamı olarak kabul edilmektedir.

Ceride-i Resmiye adı 1922’de Resmi Ceride olmuştur. Resmi Ceride adı da 1928 tarihinde Resmi Gazete olmuş ve o tarihten beri bu ad ile yayınlanmaktadır.

TELGRAF VE TELEFON KANUNUNUN ÇIKARILMASI

Kurtuluş savaşı sırasında iletişimin önemi anlaşışmış ve bu boşluğu doldurmak için 1925 de Telsiz Tesisi Hakkında Kanun adlı bir yasa çıkarılarak Türkiye genelinde bir telsiz şebekesi kurulması ön görülmüştür.

1927 de hizmete giren telsiz-telgraf vericileriyle Berlin, Newyork, Moskova, Tahran, Viyana, Londra gibi merkezlerle bağlantı kurulmuştur.

TÜRKİYE RADYO TELEVİZYON KURUMUNUN KURULMASI                      

6 Mayıs 1927 yurdumuzda ilk radyo yayınları başladı.

18 Ocak 1937’de Atatürk’ün emri ile Ankara radyosu yayınına başladı.

1 MAYIS 1964 TRT kuruldu. İlk genel müdürü Ayhan ÖZTRAK oldu.

31 Ocak 1968‘de TRT Ankara televizyonu deneme yayınlarına başladı.

1 Temmuz 1984‘te TRT televizyonu programlarının tümü renkli ve stereo olarak yapılmaya başladı.

TRT 1 radyoları 24 saat kesintisiz yayına başladı.

1986’da TRT 2 yayına başladı.

1989’da TRT 3(TRT GAP) yayına başladı.

1190’da Telegün ismiyle teleteks yayınları devreye girdi.Aynı yıl TRT + yayına başladı.

1992’de TRT İNT ve TRT AVRASYA yayına girdi.

12 Nisan 1999 TRT İnternet sitesi trt.net yayına başladı

TRT 1,TRT 2, TRT 3, TRT 4, TRT INT, TRT AVRASYA televizyon kanalları ve radyo kanalları TÜRKSAT uyduları üzerinden ve İnternet bağlantısı sayesinde tüm dünyaya yayın yapmaktadır.

TRT, Türkçenin doğru kullanılmasına özen göstermekte ve diğer radyo ve televizyon kanallarına örnek olmaktadır.

TRT’ye bağlı televizyon kanalları hala yurdumuzda diğer özel kanallardan daha yüksek bir izlenme oranına sahiptir.

     

      RADYO TELEVİZYON ÜST KURULU’NUN KURULMASI (RTÜK) (13 NİSAN 1994):

1994 yılında iletişim alanının yeniden düzenlenmesi sonucu özerk ve tarafsız bir kamu tüzel kişiliği niteliğinde Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) kurulmuştur. Üst Kurul, TBMM tarafından seçilen 9 üyeden oluşur. Üst Kurul üyelerinin görev süresi altı yıldır. Üst Kurul üyeleri, kendi aralarından bir başkan ve bir başkan vekili seçer. Başkanlık süresi iki yıldır.

RTÜK ‘ÜN GÖREV VE YETKİLERİ

Yükümlülükleri yerine getirmeyen, izin şartlarını ihlâl eden, yayın ilkelerine ve Kanunda belirtilen diğer esaslara aykırı yayın yapan özel radyo ve televizyon kuruluşlarını uyarır veya aynı yayın kuşağında açık şekilde özür dilemesini ister. Bu talebe uyulmaması veya aykırılığın tekrarı halinde ihlâle konu olan programın yayını, bir ilâ on iki kez arasında durdurulur. Bu süre içinde programın yapımcısı ve varsa sunucusu hiçbir ad altında başka bir program yapamaz. Yayını durdurulan programların yerine, aynı yayın kuşağında ve reklamsız olarak, Üst Kurulca hazırlattırılacak; Eğitim, kültür, trafik, kadın ve çocuk hakları, gençlerin fiziksel ve ahlaki gelişimi, uyuşturucu ve zararlı alışkanlıklarla mücadele, Türk dilinin güzel kullanımı ve çevre eğitimi konularında programlar yayınlanır.

      BASIN-YAYIN ARAÇLARI VE GÖREVLERİ:

Televizyon, radyo, faks, gazete, dergi, bilgisayar(İnternet), telgraf, telefon ve telsiz gibi araçlar başlıca iletişim araçlarımızdır. Bunlardan gazete, dergi, internet, radyo ve televizyon gibi yazılı, basılı, görsel ve işitsel yollardan birçok insana kısa sürede duygu, düşünce ve bilgi aktarımını sağlayan araç-gereçlere basın-yayın araç-gereçleri denir. Basın-yayın araçlarının başlıca görevleri şunlardır;

1-Doğru ve gerçek bilgi iletme görevi

2-Doğru ve gerçek haber iletme görevi

3-Tanıtım ve tarafsızlık görevi

4-Eğlendirme, insanların boş zamanlarının değerlendirilmesini sağlama görevi

5-Kültür seviyesini geliştirme ve karşılıklı etkileşim, kaynaştırma görevi

6-Kültürel değerlerin korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması görevi

7-Kamuoyu oluşturma görevi

Kamuoyu Oluşumunda Kitle İletişim Araçlarının Önemi;

İnsanları ilgilendiren ortak konularda, genellikle sorunlarda yine insanlar tarafından üretilen ortak çözüm yoluna, ortak düşünceye kamuoyu denir. Herhangi bir sorunun çözümünde insanların geneline ulaşmak, onları bu konu hakkında yüz yüze bilgilendirmek oldukça zor ve hatta imkansızdır. Dolayısıyla bu şekilde kamuoyu oluşturmak da imkansızdır. Oysa kitle iletişim araçlarını kullanarak çok sayıda insana ulaşmak, bilgilendirmek, görüşlerini ve desteklerini almak daha kolaydır.(Örneğin Kurtuluş Savaşı sırasında kamuoyu oluşturmak için Mustafa Kemal’in Anadolu Ajansı, İrade-i Milliye ve Hakimiyet-i Milliye gazetelerini kurması ve kullanması, günümüzde ise dumansız hava sahası oluşturalım kampanyasında kitle iletişim araçlarının kullanılması gibi)Bu nedenle kamuoyu oluşumunda kitle iletişim araçlarının çok önemli bir yeri vardır. Bu durum aynı zamanda kitle iletişim araçlarının bir görevidir.

KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ OLUMSUZ YÖNLERİ;

  • Kişiler arası ilişkilerde yüz yüze etkileşimi bir anlamda ortadan kaldırdığı için sosyalleşmeyi engeller.
  • Uzun süre takip edildiği durumlarda sağlık sorunlarına yol açabilir.(göz bozukluğu gibi)
  • Kontrolü sağlanmazsa zaman kaybına yol açan araçlar haline gelebilirler.
  • Özellikle küçük yaştaki insanlarda şiddet, sihir, cinsellik gibi içerikli programlar ruhsal bozukluklara yol açabilir, normal dışı eğilimlere yol açabilir.

TELEVİZYONDAKİ AKILLI İŞARETLER:

Televizyon yayınlarının içeriğiyle ilgili bilgilendirici bir sınıflama sistemidir. Bu sistem, televizyon yayıncılarının, anne babaların ve genelde toplumun, çocukları ve gençleri televizyon yayınlarının olası zararlı etkilerinden koruma sorumluluğunu yerine getirmelerinde onlara yardımcı olmak üzere tasarlanmıştır.

 

BASIN KONSEYİ MESLEK İLKELERİ:

  • Yayınlarda hiç kimse; ırkı, cinsiyeti, sosyal düzeyi ve dini inançları nedeniyle kınanamaz.
  • Düşünce, vicdan ve ifade özgürlüğünü sınırlayıcı; genel ahlak anlayışını, din duygularını, aile kurumunun temel dayanaklarını sarsıcı ya da incitici yayın yapamaz.
  • Bir kamu müessesi olan gazetecilik mesleği, ahlaka aykırı özel amaç ve çıkarlara alet edilemez.
  • Kişi ve kuruluşları eleştiri sınırlarının ötesinde küçük düşüren, aşağılayan ve iftira niteliği taşıyan ifadelere yer verilemez.
  • Kişilerin özel yaşamları, kamu çıkarlarının gerektirdiği durumlar dışında, yayın konusu olamaz.
  • Soruşturulması gazetecilik olanakları içinde bulunan haberler, soruşturulmaksızın ve doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanamaz.
  • Saklı kalması kaydıyla verilen bilgiler kamu yararı ciddi biçimde gerektirmedikçe yayınlanamaz.
  • Suçlu olduğu yargı kararlarıyla belirlenmedikçe hiç kimse suçlu ilan edilemez.
  • Bir basın organının dağıtım süreci tamamlanmadan o basın organının özel çabalarla gerçekleştirdiği ürün, bir başka basın organı tarafından kendi ürünüymüş gibi kamuoyuna sunulamaz. Ajanslardan alınan özel ürünlerin kaynağının belirtilmesine özen gösterilir.
  • Yasaların suç saydığı eylemler, gerçek olduğuna inandırıcı makul nedenler bulunmadıkça kimseye atfedilemez.
  • Gazeteci, mesleğinin saygınlığına gölge düşürebilecek yöntem ve tutumla haber araştırmaktan sakınır.
  • İlan ve reklam niteliğindeki yayınların bu nitelikleri, tereddüte yer bırakmayacak şekilde belirtilir.
  • Yayın tarihi için konan zaman kaydına saygı gösterir.
  • Basın organları, yanlış yayınlardan kaynaklanan cevap ve tekzip hakkına saygı duyarlar.

 

SANSÜR: Gazete, dergi gibi basın organlarındaki yazı, resim, karikatür gibi unsurların önceden devlet makamları tarafından incelenerek basım ve yayının yasaklanmasıdır.

 

TEKZİP: Yalanlama, düzenleme ve düzeltme demektir.Herhangi bir kişi veya bir kurum hakkında herhangi bir basın yayın organında gerçeğe aykırı,asılsız bir haber ve bilgi yayınladığı zaman o kişi veya kuruluşun isteği üzerine direkt veya mahkeme kararıyla dolaylı yönden o basın yayın kuruluşunun yanlış,asılsız ve gerçeğe aykırı haberi,bilgiyi yalanlama ve düzeltme yayınına tekzip denir.

 

PANEL: Dinleyiciler önünde, seçilmiş bir konuşmacı grubun bir konuyu tartışmak amacıyla düzenlediği toplantı ya da açık oturumdur.

 

TEMEL HAKLAR:

HAK: İnsanların herhangi bir işi yapma yetkisine hak denir.

ÖZGÜRLÜK: İnsanların hiçbir insana zarar vermeden dilediği her şeyi yapabilmesine özgürlük denir.

TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİMİZİN GENEL ÖZELLİKLERİ:

1- Doğumla başlar, ölümle biter.

2- Evrenseldir. Dünya’nın her yerinde geçerlidir.

3- Dokunulamaz, devredilemez ve vazgeçilemez özellikler taşırlar.

4- Tamamı bir bütündür. Bir tanesi bile olmazsa veya kullanılmazsa diğerleri bir işe yaramaz.

5- Sınırlandırılamaz.(Sıkıyönetim, savaş, bulaşıcı hastalıklar, nüfus sayımları gibi olağanüstü durumlarda  

    yani insan hayatının söz konusu olduğu durumlarda Yaşama hakkımızın dışındaki diğer tüm haklar 

    sınırlandırılabilir.)

      6- Başkalarının hak ve özgürlüklerinin başladığı yerde bizim hak ve özgürlüklerimiz biter.

7- Her devlet düzenlediği anayasa ve yasalarla İnsan haklarını güvence altına almak zorundadır.

 

ÖZEL YAŞAMIN GİZLİLİĞİ:

(Anayasa, Madde 20):Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.

Kişilerin özel hayatlarını kendilerinin izni olmaksızın topluma sergilemek doğru değildir.

Özel Yaşam: Meydana gelen herhangi bir olay sadece bir bireyi, o bireyin ailesini veya çalışma arkadaşlarını ilgilendiriyorsa bu olay o insanın özel yaşamına ait bir olaydır.

Genel Yaşam: Meydana gelen bir herhangi bir olay bir kişinin yanı sıra yaşadığı mahalleyi, kenti, ülkeyi veya tüm dünyayı ilgilendiriyorsa o olay genel yaşam içerisinde yer alan bir olaydır.

Örnek: Herhangi bir insanın otomobilinin içinde ailesi ile birlikte sohbet ederek trafikte yol ilerlemesi

o kişinin özel yaşamına ait bir olaydır. Fakat aynı bireyin az sonra kendisini ailesiyle yaptığı sohbete kaptırıp dikkatini dağıtması ve kaza yapması genel yaşama yönelik bir olaydır.

 

      HABERLEŞME ÖZGÜRLÜĞÜ:

(Anayasa, Madde 22):Herkes haberleşme özgürlüğüne sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır.

Bilgisi ve izni olmaksızın hiç kimsenin telefonu dinlenemez, mektupları açılıp okunamaz.Bunlar yasalarla güvence altına alınmıştır.

 

BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ:

      (Anayasa, Madde 26):Herkes düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına

veya toplu olarak açıklama hakkına ve yayma hakkına sahiptir.

(Anayasa, Madde 28):Basın hürdür, sansür edilemez.

Basın özgürlüğü de insanların fikirlerini gazete, dergi, radyo ya da televizyon aracılığı ile insanlara ulaştırma özgürlüğünü içerir.

    

KONUT DOKUNULMAZLIĞI:

(Anayasa, Madde 21): Kimsenin konutuna dokunulamaz. Çeşitli nedenlerle, yasayla yetkili kılınmış kurumların yazılı emri bulunmadıkça; kimsenin konutuna girilemez, arama yapılamaz ve buradaki eşyaya el konulamaz.

İnsanların kendi evlerinde rahatsız edilmeden yaşam sürme hakkı Anayasada güvence altına alınmıştır.

 

YAŞAMA HAKKI:

(Anayasa, Madde 17):Herkes yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.

Yaşama hakkı, bütün hakların temelidir. Savaş, sıkıyönetim ve olağanüstü hallerde dahi durdurulamaz, yok edilemez.

 

KİŞİ DOKUNULMAZLIĞI HAKKI:

(Anayasa, Madde 17):Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz. Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya muameleye tabi tutulamaz.

Böylece kişinin yaşaması ve vücut bütünlüğü güvence altına alınmıştır.

 

SAĞLIK HAKKI:

(Anayasa, Madde 56):Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.

Sağlık hakkı insana beden ve tuh sağlığı içinde yaşama isteme hakkını verir.

 

EĞİTİM VE ÖĞRENİM HAKKI:

(Anayasa, Madde 42):Kimse, eğitim ve öğretim hakkından yoksun bırakılamaz. Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir.Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin gözetim ve denetiminde yapılır.

İnsanın kendisini geliştirme ve sahip olduğu hakların bilincine varması eğitim yoluyla olur.

 

SEÇME VE SEÇİLME HAKKI:

(Anayasa, Madde 67):Vatandaşlar, kanunda gösterilen şartlara uygun olarak seçme, seçilme ve bağımsız olarak veya bir siyasi parti içinde siyasi faaliyette bulunma ve halk oylamasına katılma hakkına sahiptir.

Seçme ve seçilme hakkı demokratik toplumlarda temel ilkelerden biridir.

 

DİLEKÇE HAKKI:

(Anayasa, Madde 74):Vatandaşlar ve karşılıklı esası gözetilmek kaydıyla Türkiye’de ikamet eden yabancılar kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikayetleri hakkında, yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne yazı ile başvurma hakkına sahiptir. Kendileriyle ilgili başvurmaların sonucu, gecikmeksizin(En geç 60 gün içinde) dilekçe sahiplerine yazılı olarak bildirilir.

 

TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN KÖTÜYE KULLANILMAMASI:

(Anayasa, Madde 14):Anayasa’nın hiçbir hükmü Anayasa’da yer alan hak ve hürriyetleri yok etmeye yönelik bir faaliyette bulunma hakkını verir şeklinde yorumlanamaz.

 TEMEL HAKLAR VE ÇEŞİTLERİ 

   Kişisel                                     Sosyal ve Ekonomik                 Siyasal

* Kişi Dokunulmazlığı                  * Ailenin Korunması                 * Vatandaşlık hakkı

* Özel Yaşamın Gizliliği              * Eğitim ve Öğrenim Hakkı      * Seçme ve Seçilme Hakkı

* Konut Dokunulmazlığı              * Çalışma Hakkı                        * Dilekçe Hakkı

* Haberleşme Özgürlüğü              * Sendika Kurma Hakkı            * Kamu Hizmetlerine Girme Hakkı

* Yerleşme ve Seyahat                 * Toplu Sözleşme Hakkı

   Özgürlüğü          

* Düşünce ve İnanç Özgürlüğü     * Grev Hakkı          

* Basın ve Dernek Kurma             * Sağlık hakkı

   Özgürlüğü  

* Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Hakkı 


Yorumlar - Yorum Yaz