• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/pages/Ders-Akademi/1405878436342260

Üyelik Girişi

Fıkralar

      aaaaaaaaNereye

İki arkadaş bir gün sokakta bir penguen bulmuşlar ve onu karakola götürmüşler. Komiser onlara bu hayvanı hayvanat bahçesine götürmeleri gerektiğini söylemiş. Akşama doğru komiser pencereden dışarı baktığında iki kafadarı penguenle gezerken görünce:
- Ben size o hayvanı, hayvanat bahçesine götürün demedim mi?
İki arkadaş da cevap vermiş:
- Götürdük komiserim. Şimdi de sinemaya götürüyoruz. 
Japon musunuz?

Adamın biri durakta beklerken yanındaki yolcuya:
? Siz Japon musunuz, diye sorar.
? Hayır, der.
Beş dakika sonra tekrar sorar, adam tekrar ?Hayır.? der. Beş dakika sonra tekrar derken adam artık sıkılır:
? Evet Japon?um der.
Adam da cevap verir:
? Hiç de benzemiyorsunuz.
Açılan Ayakkabı‏

Adamın biri ayakkabı almak için mağazaya girer. Denediği ve beğendiği ayakkabıların birinin ayağını sıktığını söyler. Mağaza sahibi;
- Bir hafta sonra açılır, deyince adam cevabı yapıştırır;
- Peki o zaman. Bunlar burada kalsın. Ben bir hafta sonra gelip alayım. 
Dükkânın Âkıbeti

Cimri bir adam ölüm döşeğinde
son dakikalarını yaşıyordu.
Gözlerini araladığı bir an
bütün ailesinin başına
toplanmış görünce sordu:
- Anneniz burada mı?
- Evet baba, burada.
- Peki, küçük kızım burada mı?
- Buradayım baba.
- Büyük oğlum burada mı?
- Evet baba.
- Küçük oğlum, sen de burada
mısın?
- Buradayım baba.
- Herkes buradaysa dükkânı
kime bıraktınız ya hu!
Duralım mı?

İki köylü tarla sulama anlaşmazlığı yüzünden birbirlerine girmişler. Civarda da kimsecikler yokmuş. Birbirlerini bir güzel tartaklamışlar. Yara bere içinde bitkin düşmüşler.
Biri diğerine sormuş:
— Yahu arkadaş, duralım mı?
— Duralım, duralım gayri. Baksana çevrede bizi ayıracak kimse yok zaten.
Soru

Meraklı bir öğrenci, babasına sormuş: “Babacığım, dünyada kaç tane ülke var?” “Bilmiyorum.” “Bir üçgenin iç açıları toplamı kaçtır?” “Hatırlayamadım oğlum.” “Peki, fotosentez nedir?” “Şu anda aklıma gelmiyor.” “Babacığım, sorularımla seni sıkıyor muyum?” “Hiç olur mu oğlum? Sor, sor ki öğrenesin!”
MATEMATİK

Annesi, matematiği zayıf olan oğluna dört işlemi öğretmeye çalışıyordu:
- Bak yavrum, matematik kadar kolay bir ders yoktur aslında. Örneğin; sen bir bakkal olsan, ben sana gelip tanesi elli kuruştan iki yumurta, bir liradan da üç ekmek alsam, kaç lira vermem gerekir. 
Çocuk gözlerini kırptı, biraz düşündü, ama işin içinden çıkamadı. 
- Zararı yok anneciğim, borcun olsun; sonra ödersin. 
Yine Geldim

Midesinden şikâyeti olan bir adam, doktorun muayenehanesine girerken gözüne ücret tarifesi ilişir.
?İlk muayene otuz lira, sonrakiler on lira.?
Yazıyı okuyan adam, güler yüzlü bir şekilde doktorun yanına girer. Sanki ikinci gelişiymiş gibi:
- Doktor bey, ben yine geldim, der.
- Yaa! Öyle mi, der doktor. Geçen defa verdiğim ilaçları kullanmaya devam edin.
Görünmez Kaza

Polis merkezine bir ihbar gelir. İki araba kaza yapmıştır. Polis olay yerine geldiğinde arabaların sapasağlam; şoförlerin kafalarının yaralanmış olduğunu görünce sorar:
— Anlatır mısınız, olay nasıl oldu?
— Komiserim... Hava sisli olduğundan kafamı pencereden çıkarmış öyle gidiyordum. Meğerse arkadaş da karşıdan öyle geliyormuş.
Serçe

Bir serçe motosiklet kullanan bir adamın kaskına çarpmış. Adam, kaskına çarpan serçeyi yerden alarak evine götürmüş. Bir kafesin içine koymuş. Su ve yem bıraktıktan sonra işine gitmiş. Bir zaman sonra serçe, gözlerini açmaya başlamış. Gözlerini açınca etrafına bakınmış. Parmaklıkların arasında olduğunu fark edince mırıldanmış: “Eyvah, adamı öldürdük herhâlde!” 
RESİM

Babası, önündeki boş resim kâğıdına bakan kızına sordu:
— Kızım, ne resmi yapıyorsun?
— Babacığım, çimenlikte bir keçi resmi yapıyorum.
— Nerede o çimen? Ben göremiyorum.
— Hepsini keçi yedi.
— Eee! Keçiyi de göremiyorum.
— Yiyecek bir şey bulamayınca o da gitti.
İki Dedektif

İki arkadaş birlikte ormanda kamp yaparlar. Yemek yiyip yattıktan sonra biri uyanır ve arkadaşına seslenir: 
— Hey dostum, yukarıya bak ve bana ne gördüğünü söyle. 
— Milyonlarca yıldız görüyorum.
— Bu sana neyi gösteriyor? 
— Astronomik olarak milyonlarca galaksinin ve dolayısıyla milyarlarca gezegenin varlığını görüyorum. Yıldızların konumuna bakarak saatin 3’ü çeyrek geçtiğini çıkarıyorum. Meteorolojik açıdan da bugün havanın çok güzel olacağını tahmin ediyorum. Neden sordun? Sana ne gösteriyor? 
Arkadaşını sabırla dinleyen adam artık dayanamaz: 
-— Yahu görmüyor musun, çadırımızı çalmışlar!
NEREDEN BİLİYOR

Küçük çocuğun başı ağrıyordu. Doktor çağırdılar. Doktor hap vererek dedi ki: 
— Bu hap şimdi senin baş ağrını geçirir. Peki, onu kolay yutabilecek misin?
— Kolay yutmasına yutarım da, hap mideme girdikten sonra başıma giden yolu nereden bulacak?
Kimse Oturmuyordu

Seyahatten dönen adam, arkadaşına yakınıyordu: 
— Bu sefer perişan oldum, çok kötü bir tren yolculuğu geçirdim. Arkadaşı merakla,
— Hayrola ne oldu? 
— Trende yerim tersti başım döndü, midem bulandı, yahu.
— Aman kardeşim, insan karşısındakine rica edip yer değiştirir.
— Benim de aklıma geldi gelmesine ama karşımda kimse oturmuyordu ki!
AYAKKABI

Adamın biri ayakkabı almak için mağazaya gitmiş. Denediği ve beğendiği ayakkabılardan birisinin ayağını sıktığını söylemiş. Mağaza sahibi de:

— Bir hafta sonra açılır, demiş.

Adam:

— İyi o zaman, ben bir hafta sonra gelip alayım, demiş.
ADRES TARİFİ


Kaybolan küçük çocuğa polisler sormuş:
— Yavrum senin evin nerede?
— Parkın karşısında!
— Peki, park nerede?
— Evin karşısında!
DÜZELTME

İlkokul üçüncü sınıfta okuyan Oktay’ın yazısı, ablasının yazısından daha güzeldi. Bir gün Oktay’dan, dil bilgisi ödevini temize çekmesini isteyen ablası ertesi gün öğretmenden sıfır aldı. Neden mi; Oktay, ablasının yazdığı “Bir işi, bir oluşu ve bir hareketi belirten kelimelere fiil denir.” cümlesinin yanlış olduğunu düşünüp şu şekilde düzeltmeye kalkışmıştı da ondan: “Bir işi, bir oluşu ve bir hareketi yapan hayvanlara fil denir.”
FEN BİLGİSİ

Babası okuldan dönen oğluna sormuş:
— Bugün okulda ne yaptınız?
— Fen Bilgisi dersinde deney yaptık.
— Peki, yarın ne yapacaksınız?
—Deneyde yıkılan duvarı yapacağız babacığım.
ET

Abisi kardeşine matematik dersi anlatıyordu:
— Bir et parçasını dörde ayırırsam elimde kaç parça et olur?
— Dört.
— Sekize ayırırsam?
— Sekiz.
— Peki, sekiz yüze ayırırsam?
— Onda bilemeyecek ne var, tabiî ki kıyma olur abi…
BENİ BULAMAYACAKSINIZ

Memur, patronuna giderek şöyle der:
— Zam istiyorum efendim… Yoksa peşimde koşuşturan üç şirket var ve yakında beni bulamayacaksınız, bilesiniz.
— Hangi şirketlermiş onlar?
— Hangi şirketler olacak: Elektrik şirketi, doğalgaz şirketi ve su şirketi.
YEMEK

Öğlen saatlerinde yolda iki cimri karşılaşmışlar. Biri diğerine sormuş:
— Merhabalar dostum. Herhâlde yemek yemediniz değil mi?
— Maalesef yedim.
— Tüh!.. Ben de size yemek ikram edecektim.
— Gerçekten yazık oldu. Siz de her halde yemek yediniz değil mi?
— Hayır yemedim.
— Aman ne yazık, ben de size kahve ikram edecektim... Bu durumda sizin aç karnına kahve içmeniz mümkün olmayacak. 
TAM ZAMANINDA

Cimri bir adam rüyasında ahbaplarına bir ziyafet verir. Nihayet kan ter içinde uyanır ve parmaklarını şakırdatarak oynamaya başlar. Onu böyle gören karısı,
— Çıldırdın mı bey, ne oldu sana, der.
Cimri heyecanla cevap verir:
— Aman hanım sus! Az daha uyanmasaydım iflas edecektim.
GARAJDA BEDAVA

Arabasıyla seyahat eden bir cimri, akşamüzeri yol kenarında, kapısında “Garaj bedavadır.” yazılı bir otelin önünde durdu. Koşup gelen görevliye,
— Lütfen bana garajın yerini gösterir misiniz, dedi.
Ona garajın yerini gösterdiler. Müşteri arabasını içeri soktuktan sonra görevli,
— Valizlerinizi odanıza çıkarayım mı, deyince tereddüt etmeden cevap verdi:
— Gerek yok, otomobilde yatacağım.
SABUN KOKUSU

Şair Ahmet Haşim, gittiği bir lokantadan çıkarken iş yeri sahibine,
— Lokantanızın üstün temizliğini tebrik ederim, diye iltifat etmiş. 
Adam,
— Teşekkür ederim, peki bunu nereden anladınız deyince Ahmet Haşim şöyle cevap vermiş:
— Nereden olacak; istisnasız bütün yemekler sabun kokuyordu.
HİZMETÇİ

Evin hanımı işe başlayan hizmetçiye şöyle demiş:
— Biz 8'de kalkar, 9'da kahvaltı yaparız. Sen ona göre hazırlanırsın tamam mı?
Hizmetçi, gayet sakin cevap vermiş:
— Uyanamazsam, siz başlayın.
ÇİNLİ ÇOCUK

Karı koca küçük bir Çinliyi evlat edinirler. Daha sonra da Çince öğrenmeye karar verirler. Çince öğretmeni onlara sorar:
— Çince çok zor bir dildir. Bu yaştan sonra neden öğrenmek istiyorsunuz?
— Evlat edindiğimiz çocuk 1 yaşında. Yakında konuşmaya başlayacak. O zaman ne dediğini nasıl anlayacağız?
DURUMUN NASIL

Babası, Selman’a sordu:
— Sınıfta durumun nasıl?
— Çok iyi babacığım. Kalorifer peteğinin yanında oturuyorum.
KARLI İŞ

Aldığı borcu geri ödememesiyle meşhur biri, tanıdığı zengin bir zata gidip kârlı bir işe girişeceğinden bahseder. Ondan borç olarak beş altın ister. Ardından bu işten kısa zamanda bir altın kazanacağını söyler.
O zat, çıkarıp ona bir altın verir ve şöyle der:
— Al şu bir altını. Hem sen hayâl ettiğin kârı yapmış ol. Hem de ben, dört altın kazanmış olayım.
NE ZAMAN

Okullar bitmiş karne günü gelmişti. Evin ders çalışmamayı alışkanlık hâline getirmiş küçük afacanı zayıflarla dolu bir karne getirdi. Bu durum karşısında anne, büyük çocukla babayı bir kenara çekmiş ikazları sıralıyordu: 
— Sakın çocuğun moralini bozmayın, sakın kötü bir şey söylemeyin.
İkazlar özellikle babaya yönelikti. Anne eşinin gözlerinin içine bakarak,
— Hele de sen, sakın çocuğun gururunu kırma, dedi.
Konuşmaları sabırla dinleyen baba daha fazla dayanamayıp sordu:
— Peki, karne için bizim yaramazdan ne zaman özür dileyeceğiz?
MÜZİK

Cimriliğiyle meşhur bir adam komşularına yeni evini gezdiriyordu. Bir odaya girdiler.
— Burası da müzik dinleme odası.
— İyi ama burada müzik âleti yok ki.
— Evet, ama komşunun çaldığı müzik en iyi bu odadan duyuluyor. 
HASTA

Hasta olan bir cimri arkadaşı ile doktora gider. Muayeneden sonra arkadaşı sorar:
— Yalnız baş ağrısı çektiğin hâlde neden doktora kalp çarpması ve mide ağrısı çektiğini söyledin?
— Kızımda mide ağrısı, eşimde de kalp çarpıntısı var. Doktora kızım ve eşim için ayrı ücret vermemek için öyle yaptım.
TEKMELEYİN

Paragöz tüccar, dünyaya yeni gelen çocuğunu görmeleri için arkadaşlarını evine davet etmiş. Ardından daveti sevine sevine kabul edenlere şöyle demiş:
– Eve geldiğinizde kapıyı tekmeleyin!
– Peki niçin tekmeleyelim?
– Elleriniz hediyelerle dolu olacak ya…
GÖREV

Genel müdür, işe yeni alınan memura sormuş:
— Şefiniz görevinizle ilgili sizi bilgilendirdi mi?
— Evet müdür bey.
— Neymiş göreviniz, öğrenebilir miyim?
— Evet tabi ki. Sizin her geliş gidişinizde onu uyandırmam gerekiyormuş.
OTEL

Kaldığı otelde geceyi sabaha kadar uykusuz geçirmek zorunda kalan bir adam ertesi sabah otel resepsiyonuna gelerek şöyle demiş:
— Yahu kardeşim bu ne iştir? Sabaha kadar tahtakurularıyla boğuştum durdum. 
— Odayı ne kadara tuttunuz?
— İki liraya…
— Eh yani beyefendi… İki liraya size deve güreştirecek değiliz ya!
GÖZDEKİ MOR

— Gözüne ne oldu?
— Hiiiç; süt sağarken ineğin kuyruğu çarptı da…
— Amma yaptın ha, hiç ineğin kuyruğunun çarpmasıyla bir göz bu kadar morarır mı?
— İnek, kuyruğunu oynatmasın diye tuğla bağlamıştım da…
TAM PUAN

Öğretmen öğrencisine sorar:
-Ödevin tamamen doğru bu sefer tam puan aldın,aferin.Bu nasıl oldu?
-Öğretmenim dün akşam babam evde yoktu ödevi ben yaptım.
KİM?

Öğretmen sınıfa sormuş:
— Kim adam olmak ister?
Bütün öğrenciler parmak kaldırdığı hâlde, en arka sıralarda oturan öğrenciden ses çıkmamış. Bunun üzerine öğretmen ona yaklaşıp sormuş:
— Evladım sen adam olmak istemiyor musun, neden parmak kaldırmadın?
— Ben zaten adamım da ondan…
AÇIK ARTIRMA

Parasıyla övünen adamın biri açık artırma sonunda beş yüz liraya bir papağan almış. Parayı ödeyip papağanı alırken sormuş:
—Bu papağan bari konuşabiliyor mu; malum bu kadar para saydık.
—Elbette konuşuyor, karşı tarafta durmadan fiyatı artıran kimdi zannediyorsunuz?